Memiş: Kadınlar, Medeniyetin Kapısıdır
07 Mart 2017, Salı

Memur-Sen Genel Başkan Vekili ve Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, kadınların medeniyetin kapısı olduğunu, medeniyete geçen yolun kadınlardan geçtiğini söyledi. İyi bir anne ve iyi bir eşin sağlam bir gelecek ve medeniyetin teminatı olduğunu söyleyen Memiş, kadınlara gerek toplumda gerekse çalışma hayatında hak ettiği değerin verilmesi gerektiğini söyledi.

Sağlık-Sen tarafından ‘Hayatın Gerçek Kahramanı; Kadınlar’ paneli, Ankara’da gerçekleştirildi. Panelde, AK Parti Ankara Milletvekili Jülide Sarıeroğlu ‘Yönetici Kadın Olmak’, TRT Spikeri Tijen Karaş ‘Medyada Kadına Bakış’, 15 Temmuz darbesinde kamyonu ile köprüye gelen Şerife Boz ‘15 Temmuzun Kadın Kahramanları’, Araştırmacı Dr. Keziban Avcı ‘Sağlıkta Çalışan Kadın Olmak’ ve Otizm Federasyonu Başkan Yardımcısı Fatma Kilci Kavas da ‘Çalışan Anne Olmak’ konularını ele aldı.

NENE HATUNLARIN YERİNİ ŞERİFE BACILARIMIZ ALDI

Panelin açılışında konuşan Metin Memiş, köklü bir geçmişin, kadim medeniyet değerlerinin mirası bir ülkede yaşadığımızı belirterek, “Nene Hatun, 93 harbinde 3 aylık oğlunu evde bırakarak şehrin savunmasına katıldı, direnişin sembolü oldu. Bugün ise, hainlerin darbe girişimine karşı, geride bıraktıklarını hiç düşünmeden ülkesi, milleti ve egemenliği için çoğu kimsenin yapmayı aklına bile getirmediği bir şeyi yapıp, köprüde darbeci askerlerin üzerine yürüyen Safiye Bacılarımız var.  Ve bugün de aramızda Kamyonu ile darbecilerin karşısına dikilen Şerife Bacılarımız var. Allah’a binlerce kez şükürler olsun! Bu millette bu iman, bu inanç, bu birlik ve beraberlik oldukça, kimse diz çöktüremez.” Şeklinde konuştu. Dünya Kadınlar Günü’nün, 8 Mart 1857’de ABD’de yaşanan bir faciadan sonra batı dünyasının gündemine girdiğini hatırlatan Memiş, “Medeniyet ölçüsü olarak bize dayatılan batı ve ABD, kadınlara değer vermeyi aynı zamanda Erzurumlu Nene Hatun’un doğum tarihi olan 1857 yılındaki bu faciadan sonra gündemine alıyor. Nene Hatun bizde ne ilkti, ne de son olacaktı. Olmadı da.” Dedi.

Konuşmasında, kadınlara bu kadar değer verilmesine karşın şiddet, cinayet, taciz, tecavüzlerin varlığına dikkat çeken Memiş, bizi biz yapan değerlerden uzaklaşılmasıyla huzursuzlukların kapısının da aralandığını belirtti.

KADIN İSTİHDAMINDAKİ ARTIŞ MEMNUNİYET VERİCİ

Üyeleri ve hizmet kolu çalışanlarının yüzde 60’ını kadınların oluşturduğuna dikkat çeken Metin Memiş, kamuda kadın istihdamında yaşanan artışın da memnuniyet verici olduğunu ifade etti. 2006 yılında çalışan kadın sayısının %23,6 iken 2016 yılında %33'e ulaştığını söyleyen Memiş, erkeklerin, iş gücüne katılma oranlarında bir değişiklik gözlemlenmezken kadınların iş gücüne katılma oranlarındaki artışın devam etmesi gerektiğini kaydetti.

Kadınların iş gücüne katılmasının memnuniyet vermesine karşın, iş hayatına girdiklerinde mobbing, taciz, ağır çalışma şartları, ucuz işgücü olarak görülmeleri gibi sorunların karşılarına çıktığını ifade eden Memiş, “Bu bağlamda kadınlarımızın çalışma hayatına teşvik edilmesi kadar, çalışma hayatındaki kadınlarımızın da sorunlarının giderilmesini de önemsemeliyiz.” dedi.

Kadın çalışanlara ve istihdamında pozitif ayrımcılıktan yana olduklarını ifade eden Memiş, 6 yıl önce yapılan referandumdaki değişiklikle anayasal güvence altına alınan “kadınların pozitif ayrımcılığına ilişkin” maddesini önemsediklerini, ancak bunun sadece bir güvence olarak kalmayıp hayata geçmesi gerektiğini ifade etti.

HEM BAŞÖRTÜSÜ ÖZGÜRLÜĞÜNÜ, HEM KILIK-KIYAFET ÖZGÜRLÜĞÜNÜ SAVUNDUK

Başörtüsüne özgürlük ve kılık-kıyafet serbestliği imza kampanyası düzenlediklerini hatırlatan Memiş, “1 ay içinde 12 milyon 300 bin imzaya ulaştık. Bu sayede kamuda çalışan kadınlarımızın başörtüsü mağduriyetine son verilmesini sağladık. Bugün nihayetinde emniyette de askeriyede de artık başörtüsü yasağı ortadan kalkmış oldu. Kadınlarımızın başörtüsü özgürlüğü kadar kılık-kıyafet tercih özgürlüğü de bizim için önemlidir. Bu tercih tamamen siz değerli hanımefendilerin tercihidir, sizin seçiminizdir. Bize düşen, sizin kılık-kıyafet seçiminizi korumak, başörtüsü özgürlüğü kadar, kılık-kıyafet özgürlüğünü de desteklemektir” şeklinde konuştu.

Konuşmasında sendika olarak kadın çalışanlara yönelik elde ettikleri kazanımları da anlatan Memiş, bunlardan birisinin de doğum izni sonrası kadın memura isteği halinde birinci doğumda iki ay, ikinci doğumda dört ay, sonraki doğumlarda ise altı ay süre ile yarım gün çalışma hakkı olduğunu ifade etti. Engelli ve engelli yakını bulunan sağlık çalışanlarına tayin hakkını da kendilerinin elde ettiğini ifade eden Memiş, süt izninin ilk 6 ay için 3 saat; sonraki 6 ay için 1,5 saat olması, ücretsiz doğum izninin 2 yıla çıkarılması, bakmakla yükümlü engelli aile ferdi bulunan çalışanlara, günlük 1 saat izin verilmesi ve nöbet muafiyeti getirilmesinin de kendi kazanımları olduğunu kaydetti.

Kadınların çalışma hayatında ve sosyal yaşamda sorunlarının çözülmesini istediklerini de belirten Memiş, “Kadın sorunlarını erkeklerin konuştuğu bir dünya istemiyoruz. Kadınlarımızın en doğal haklarının, kendilerine bir lütufmuş gibi verilmesini istemiyoruz.” şeklinde konuştu.

ÖÇAL: POLTİK KUŞATMALAR KADINLAR ÜZERİNDEN YÜRÜTÜLÜYOR

Memur-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Habibe Öçal ise konuşmasında, kadınların ülkemizde sürekli politik kuşatmalara maruz kaldığını söyledi. Politik tartışmaların kadınlar üzerinden yürütüldüğünü söyleyen Öçal, “Darbe ve kaos ortamlarını bize yaşatmak istediler. Bizler, her zaman aynı duyarlılıkla dayatmalara rağmen, irademizi kimseye teslim etmedik. 28 Şubat bir dayatmadır. Başörtüsü yüzünden yapılan kuşatma, aynı zamanda başörtülü olmayanları da etkisi altına aldı. İki tarafı karşı karşıya getirmeyi amaçladı. Ama biz bu oyunları bozduk” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin kutsal bir yola çıktığını ifade eden Habibe Öçal, bir adım daha geri adım atmayacaklarını, had bildirmeye kalkanlara, diz çöktürmeye kalkanlara, terörle terbiye etmeye kalkanlara kocaman bir hayal kırıklığı armağan etmek istediklerini kaydetti. Özgürlük ve bağımsızlıklarını müzakere konusu dahi etmeyeceklerini söyleyen Öçal, 16 Nisan referandumunda da bu sebeple ‘evet’ diyeceklerini kaydetti.

Ülkemiz ve coğrafyamız göz önüne alındığında söylenecek söz olmadığını dile getiren Öçal, “Sendikacıyız, birinci önceliğimiz çalışanların özlük haklarının düzeltilmesi. Analık sorunlarından kaynaklanan sorunların çözülmesini istiyoruz. Çalışan kadın diyoruz, ama çalışan huzurlu kadın demek istiyoruz. Ölümün kader olduğu coğrafyada katliamlar devam ediyor. Gazze’de ağzındaki emzikle İsrail füzesiyle parçalanan çocuğun suçu neydi? Ölüm, bunların mı hakkı? Bu feci ölümleri, Müslüman oldukları için mi yaşıyorlar?” dedi.

KARS: BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR, BELLİ KONULARDA DÜŞÜNMEYİ SAĞLIYOR

SASAM Sosyal Politikalar Direktörü Dr. Özcan Kars da konuşmasında, belirli gün ve haftaların, belli konularda düşünmeyi, değerlendirme yapmayı bir fırsat olarak sunduğunu söyledi. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, kadınların ve kadın çalışanların sorunlarını ele almak,  kahramanlıklarını anmak ve teşekkür etmek vesilesiyle bu programı düzenlediklerini ifade etti. Selam vermenin, kendini emin ilan etmek anlamına geldiğini, hediyeleşmenin ise sünnet olduğunu söyleyen Dr. Kars, katılımcılardan Hz. Havva Validemizden, Peygamber Efendimizin Validelerinin ruhuna, bütün şehitlerimize ve şehit annelerinin ruhuna Fatiha okumalarını istedi.

PAYLAŞ :